29. Ankara Uluslararası Film Festivali
Goethe-Institut ve German Films işbirliğiyle düzenlenen Kino 2018 başlıklı film gösterimleri, Alman sinemasından yeni ve ödüllü örnekleri Türkiye'nin farklı şehirlerinde seyirciyle buluşturacak. Bu yıl dördüncü kez gerçekleşecek program, Nisan ayında İstanbul Film Festivali ve Ankara Film Festivali kapsamında yapılacak gösterimlerle başlayacak ve sonbaharda Türkiye'nin başka şehirlerinde devam edecek.
6-17 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek 37. İstanbul Film Festivali dahilinde başlayacak olan gösterimler, 19-29 Nisan tarihleri arasındaki 29. Ankara Uluslararası Film Festivali çerçevesinde sürecek.
Kino 2018 - Alman Filmleri Türkiye'de programı, bir kez daha dünya prömiyeri Şubat ayında Berlin Film Festivali'nde gerçekleşmiş yepyeni yapımları Türkiye'de izleyicilerle buluşturacak. Christian Petzold'ün Berlin'de Altın Ayı ödülü için yarışan ve eleştirmenlerin beğenisini toplayan yeni filmi Transit bunlardan birisi. Film, Anna Seghers'in 1944 yılında yayımlanmış aynı adlı romanından uyarlama. Fakat Petzold, II. Dünya Savaşı döneminde Alman işgali altındaki Fransa'da geçen hikâyeyi günümüze taşıyor. Yönetmenin romana getirdiği bu yorum, güncelliğini koruyan göç ve mültecilik konularına orijinal bir bakış sağlıyor. Filmin başrollerini ise Alman sinemasının yükselişteki iki genç yıldızı, Franz Rogowski ve Paula Beer paylaşıyorlar.
Bu yıl Berlin Film Festivali'nde Panorama bölümünde gösterilen ve beğeni toplayan Styx, mülteci sorununa odaklanan bir diğer Kino 2018 filmi. Wolfgang Fischer'in yönettiği film, yelkenli teknesiyle tek başına okyanusa açılan bir kadın doktorun mültecilerle dolu ve batmak üzere bir tekneyle karşılaşması sonrasında yaşananları anlatıyor. Büyük bölümü açık denizde ve minimum diyalogla geçen Styx, beklenmedik sürprizler içeren senaryosu ve nefes kesen görüntüleri sayesinde heyecanla izleniyor .
İlk gösterimi Cannes Film Festivali'nin Belirli Bir Bakış bölümünde gerçekleşen Valeska Grisebach imzalı Western, geçen yılın bol ödüllü Alman yapımlarından. Bir grup Alman işçinin Bulgaristan'da bir köye su rezervi inşaatı için gitmesi ve burada köylülerle kurdukları ilişkilere odaklanan film, western türünün ikonografisinden faydalanarak günümüz Avrupası üzerine çarpıcı tespitlerde bulunuyor.
Almanya'da çektiği ilk dönem filmleriyle kazandığı başarı ertesinde Hollywood'a transfer olan Robert Schwentke, bir dizi gişe filminden sonra ülkesine geri döndü. Yüzbaşı (Der Hauptmann) II. Dünya Savaşı'nın son günlerinde geçen bir hikâye anlatıyor. Bir asker kaçağının kimliğini gizlemek için bulduğu yüzbaşı üniformasını giymesi ve üniformanın kendisine sağladığı gücü tattıktan sonra kaçtığı şiddete geri dönmesini konu alan film, stilize görüntüleriyle savaşın son günlerindeki isteri hâlini çarpıcı şekilde perdeye yansıtıyor.
İki yıl önce Sadakat isimli ödüllü kısa metraj filmiyle Kino seçkisinde yer alan İlker Çatak, bu yıl da ilk uzun metrajlı filmiyle izleyicilerle buluşacak. Nils Mohl'un çok satan aynı adlı romanından uyarlanan Bir Zamanlar Kızılderili Ülkesinde'nin (Es war einmal Indianerland) senaryosunu Mohl bizzat kaleme almış. 17 yaşındaki bir gencin bela ve aşkı bir arada tattığı yaz mevsiminde geçen film, bir müzik videosunu andıran görsel estetiği ve hızlı kurgusuyla özellikle genç sinemaseverlere hitap ediyor. Filmin müzikleri ise ülkemizde de tanınan Alman DJ ve müzisyen Acid Pauli'nin imzasını taşıyor.
Kino 2018, Türkiye sinemasının efsane isimlerinden Yılmaz Güney üzerine bir belgeseli de seyircilerle buluşturuyor. Hüseyin Tabak'ın yönettiği Çirkin Kral'ın Efsanesi (The Legend of the Ugly King), Güney'in sineması ve sanatçı kimliğini çözmek üzerine bir deneme. Hüseyin Tabak, Güney ve filmlerinin kendi üzerindeki etkisini yorumlarken Michael Haneke veya Costa-Gavras gibi usta yönetmenlerle ve Güney'in ailesi ve çalışma arkadaşlarıyla röportajlar yapıyor.
Kino 2018'in yeni eklenen filmlerle birlikte tüm programı Nisan ayı içerisinde duyurulacak.
Geri
