Kütüphanecilik mesleği
Teknik yetkinlik ve sosyal sorumluluk
Veri işleme uzmanı (data librarian), kaynak yöneticisi ve toplumsal bütünleşmenin aracısı: Kütüphanecilerin görev alanı hiç bu kadar geniş kapsamlı olmamıştı. Böylesine farklı talepler karşısında kütüphanecilerin ortak bir meslek profiline sahip olmaları hâlâ mümkün mü?
Suriyeli bir kız, annesinin Ahrensburg Şehir Kütüphanesi'nde katılacağı Almanca kursu başlamadan önce resimli kitapları karıştırıyor: Almanya'daki halk kütüphaneleri mülteciler ve iltica başvurusunda bulunanlar için toplumsal bütünleşmenin önemli aracıları haline gelmiş durumda. Goethe-Institut Pekin'de Çinli bir Alman edebiyatı uzmanı, Almanya'daki akademik kütüphanelerin herhangi bir üniversitenin üyesi olmayanların da erişimine açtığı akademik literatür veri bankalarını tarıyor. Kütüphanecilik mesleğinin teknik ve etik ilkelerinden biri de "serbest erişim". Berlinli bir kütüphane müdiresi Katar'da "Katar Ulusal Kütüphanesi"ni kuruyor: Kütüphaneciler, bir ulusun kültürel ve entelektüel mirasının zor koşullar altında da korunması ve dijital transformasyonla geleceğe aktarılması amacıyla veri yapıları ve bilgi erişimi konusunda özel yöntemler geliştiriyor. Bir arkadaş grubu, Baltık Denizi kıyısındaki Glücksburg kasabasının 6000 sakininin haftada on saate indirilmiş olan kütüphane çalışma saatleri dışında da kaynaklara erişebilmesi amacıyla "açık kütüphane" için mücadele ediyor: Kütüphanecilik mesleğinin görev alanlarından biri de, büyük kentlerin dışında yaşayan insanlara da kütüphane hizmetleri sunmak.
Kütüphaneler kendini yeniden tanımlıyor
Yukarıdaki örnekler şunu gösteriyor: Kütüphanecinin görev alanı, öngörülebilir siyasi, teknik, demografik ve toplumsal gelişmeler doğrultusunda yeniden biçimlenmekle kalmaz, tüm bu gelişmelere olumlu etkide bulunmayı da amaçlar. Zira kitapların sonunun geldiğine, analog bilgi depoları ile dijital bilgi depolarının birbirleriyle çatıştığına, bilgi ve kültürle buluşma yerlerinin yok olacağına dair o apokaliptik tabloyla ilgili tartışmaların geride kalmasının ardından rahat bir nefes alan kütüphaneciler kendini yeniden tanımlıyor.
Dresden'deki Saksonya Eyalet ve Üniversite Kütüphanesi'nde ders çalışan öğrenciler
| Foto (kesit): © SLUB Dresden/Henrik Ahlers, CC BY-SA 4.0
Bu kadar farklı talepler karşısında kütüphanecilerin ortak bir meslek profiline sahip olmaları hâlâ mümkün mü peki? Meslek birlikleri, eğitim merkezleri ve iş yeri tanımlarında öne çıkan özellikler, bilişim teknolojisi, kaynak yönetimi ve kullanıcı odaklı bilgi aktarımı gibi temel becerilerin devamlı güncelleştirilmesini, ayrıca akademik, kültürel ve sosyal alanlarda uzmanlaşmayı içeriyor. Bulunulan yerin koşulları ya da ağdaki görevlerle ilintili kütüphanecilik bilgileri, becerileri ve yöntemlerinden oluşan bu bileşimle, Almanya'da uzun zamandan beri ayrı tutulan akademik kütüphaneler ile halk kütüphaneleri arasında yepyeni, hedef odaklı bir ilişki kurulması da amaçlanıyor.
Açık toplumun hizmetinde
"Data librarian" olarak görev yapan kütüphaneciler, büyük ölçüde dijital formatlardaki veri ve belgeleri yeniden düzenleyip yapılandırdıklarında, "ortamdaki" meslektaşları için de kalite standartları oluşturuyorlar. Nitekim yeni meslek profiline göre, araştırma ve eğitimin ve de çocuk, gençlik ve okul kütüphanelerinin desteklenmesi gibi yeni uzmanlık dalları, kütüphaneciliğin ortak hedefine, yani açık bir toplumda net bir biçimde tanımlanmış görev alanları için hem analog hem de dijital kaynakların kısıtlanmadan ve ticari kâr gütmeden sunulmasına hizmet ediyor.
Stuttgart Şehir Kütüphanesi
| Foto (kesit): © Stadtbibliothek Stuttgart (yi architects)/Martin Lorenz
Kütüphaneciliğin prensipleri kötüye de kullanılabilir ama. Kütüphanelerin demokratik etkisi, gerek seçkin üniversitelerin araştırma kütüphanelerinde, gerekse de sosyal açıdan sorunlu yerlerdeki çocuk kütüphanelerinde, ancak özgürlükçü çerçeve koşullarının etkileşimiyle kendini gösterebilir.
Siyasi değişimler durağanlığa izin vermiyor
Teknik mükemmelliğiyle etkileyebilen ve herkese yayın yapma olanağı sağlayabilen bir kütüphanecilik anlayışı; bilgiye sansürsüz erişimi, telif haklarının âdil bir biçimde teminat altına alınmasını, sorumlu veri üreticileri, moderatörleri ve koçları olarak kütüphanelerin yeniden tanımlanmasını gerektirir. Nitekim son yıllardaki siyasi gelişmeler de durağanlığa izin vermiyor. Uluslararası kütüphane programlarına damgasını vuran modeller şimdiye kadar daha ziyade Anglosakson ve İskandinav modelleriydi. Ama kalkınmakta olan ülkelerdeki hızlı gelişmeler ve Orta Doğu'daki savaşlar, batı demokrasilerini, enformasyon, bilgi ve kültür anlayışlarıyla bambaşka kulvarlarda olan insanlar ve ideolojilerle karşı karşıya getiriyor. Mevcut kütüphanecilik eğitiminde bunun mutlaka dikkate alınması gerekir.
Meslek eğitiminin geniş yelpazesi
Eğitimin içeriği kadar, Almanya'daki kültürel federalizme borçlu olduğumuz geniş eğitim yelpazesi de irdelenmelidir. Şu anda Almanya'da kütüphanecilik mesleği üç düzeyde yürütülüyor:
- üniversite mezuniyeti ve kütüphanecilik stajını gerektiren ve memurluk statüsüne göre düzenlenen üst düzey memurluk eğitimi,
- uzman kütüphaneciliğe ve üst düzey memuriyete olanak sağlayan, üniversiteler ve meslek yüksek okullarında lisans ve mastır düzeyinde eğitim,
- uzman personelin ya da orta dereceli memurların ikili eğitimi.
Nachhaltige bibliothekarische Ausbildung | Foto (Ausschnitt): © yossarian6 - Fotolia Kütüphanecilik mesleği, eğitim durumu, iş faaliyetinin özellikleri, toplu iş sözleşmesiyle ya da benzer biçimlerde belirlenmiş ücretler gibi faktörleri de içerir. Dijital ya da sosyal odaklı kütüphane ve enformasyon hizmetinin çeşitli hususlarından ötürü bu faktörler yeniden tanımlandı, kombine edildi ve gereğinde özel talepler ya da kısa vadeli ihtiyaçlar doğrultusunda göz ardı da edildi. Berlin, Hamburg, Hannover, Köln, Leipzig ve Stuttgart'ta bulunan devlet üniversitelerindeki kütüphanecilik ve enformasyon bölümleri gelişim ve yenilikleri temsil ettikleri gibi, kütüphanecilik eğitiminin sürdürülebilirliği anlamına da geliyor. Bu bölümler kütüphanelerle birlikte uygulamalı bir eğitim veriyor, üçüncü şahıs fonlarıyla projeler gerçekleştirebiliyor ve potansiyel öğrencilere şeffaf bir eğitim, araştırma ve ileri eğitim profili sunuyor. Ayrıca, üniversite bölümleri ve fakülteleri olarak, disiplinlerarası işbirliğine de zemin oluşturuyorlar.
Eski konumlar, yeni fırsatlar
Bunun yanı sıra, kütüphaneleri yeni bir çalışma alanı olarak keşfeden bilişim, medya bilimleri, sosyal bilimler ve kültür yönetimi bölümlerinin sayısı da giderek artıyor. Pek çok kütüphane bu bölümlerin mezunlarını çalıştırmaya başladı bile. Bilişim uzmanları, araştırma verilerinin işlenmesi konusunda, bir bilim dalının kütüphane odaklı bilişim becerilerine sahip mezunları kadar yeterliliğe sahip değil mi zaten? Kütüphanede deneyimli kaynak uzmanının yanı sıra sosyal hizmet çalışanının da gayet önemli bir işlevi olamaz mı? Bu noktada eski konumlarında ısrar edenler, yeni fırsatları kaçıracaktır!
IFLA'nın (Uluslararası Kütüphane Dernekleri ve Kuruluşları Federasyonu) çalışmalarında ve hizmet standartlarında kütüphanecilik mesleğinin etiğine ve ileri eğitime odaklanması tesadüf değil. Zira özgürlükçü bir kamu esenliğine katkıda bulunma hedefi ve becerisiyle uyum içinde olmadıkları takdirde, veri bankaları, kitap dermeleri, uzmanlar ve nefes kesen kütüphane binalarının pek bir anlamı yoktur.