Sanal Gerçeklik
Yeni teknolojilerin deney laboratuvarları
Berlin'deki "Game Science Center"ın (Oyun Bilim Merkezi) ziyaretçileri, ilerde günlük hayatımıza damgasını vuracak olan Sanal Gerçeklik gibi yeni teknolojilerle tanışıp geleceğe bir bakış atabiliyor. Bu yeni teknolojiler kütüphaneler için de ilginç olabilir.
Sergi ortamının sessiz sakin olduğu söylenemez. Tam tersine, bip sesleri, elektronik müzik ve enstalasyonlardan birini deneyen ziyaretçilerin kahkahaları birbirine karışıyor. Genç bir kadın, bir kızılötesi kameranın önünde dans ederek melodiler yaratıyor. Çocuklar ellerini birer bulut gibi kum havuzunun üzerinde tutarak sanal yağmur yağdırıyor. Giriş salonundaki ziyaretçiler, gözlerinde iri Sanal Gerçeklik gözlükleri, dijital dünyalarda maceralar yaşıyor.
Geleceğin teknolojilerine bir bakış
Berlin'deki "Game Science Center" (GSC) sıradan bir müze değil. Sergilenen eserlerin tümü de interaktif olduğu için ziyaretçiler bunları âdeta oyun oynar gibi keşfedebiliyor. "Geleceğin müzesi"nde yakında günlük hayatımıza da girecek olan teknolojiler, örneğin Sanal Gerçeklik ya da göz ve jest kontrollü teknolojiler tanıtılıyor. GSC'nin kurucularından Cyrill Etter, "Birçok insan (SG) yeni teknolojilere önce kuşkuyla yaklaşıyor," diyor. "Biz istiyoruz ki, bunlarla ilk temas ettiklerinde olumlu bir izlenim edinsinler." "Geleceğin müzesi"ndeki sergi açıldığından beri en revaçta olan "obje" ise SG gözlükler. Müze ziyaretçileri beş dakikalık seanslardan oluşan oturumlarda sanal âlemlere dalıyor. SG gözlüğün gözlerin önünde oluşturduğu stereotipik iki kısmi görüntü beyinde tamamlanarak derinlik etkisi çok yüksek bir imgeye dönüştürülüyor. Kullanıcıların kendini "olayın içinde" hissetmesinin bir nedeni de, kamera ve gözlüklerden oluşan "sistem"in baş hareketlerini de algılaması. GSC'de ziyaretçilere reel çekimler, kısa anime filmler ve müzik videoları gibi seçenekler sunuluyor; sanal âlemler bir denizaltında yolculuktan, Saint Exupéry'nin Küçük Prens'inin şiirsel bir yorumuna kadar uzanıyor.SG teknolojisi kütüphanelerde de kullanılabilir
SG'nin müze ziyaretçilerini nasıl derinden etkilediğine her gün tanık olan Cyrill Etter, bu teknolojinin âdeta bir devrim yarattığı görüşünde: "SG'yi televizyonun icadıyla bir tutacağım neredeyse." Günümüzde SG'ye hayatın pek çok alanında rastlamak mümkün: Örneğin, filmlerde, bilgisayar oyunlarında, gazetecilikte, turizmde, mimari ve tıpta. Etter, SG teknolojisinin kütüphanelerde de kullanılabileceği, örneğin tarih öğrenmek isteyenlerin çok işine yarayacağı kanaatinde: "Eski Roma'daki hayatın nasıl olduğunu öğrenmek isteyen biri SG ile tarihin göbeğine gönderilebilir." Teknolojinin immersiyon özelliği sayesinde güncel siyasi ve toplumsal konular da klasik medyalara göre çok daha yoğun ve hızlı bir biçimde anlatılabilir.Deneme yoluyla öğrenme
Ziyaretçilere SG gözlüklerle Sanal Gerçeklik olanaklarını tanıtmaya yönelik düzenli programlar sunan ilk Alman kütüphanelerinden biri de Köln Şehir Kütüphanesi. Kütüphanenin web sayfasında, "Sanal Gerçekliğin günümüz medya kültürünü, örneğin oyun sektörünü, mimari ve tıp alanlarını ya da sosyal ağlardaki iletişimi önemli ölçüde etkileyeceğini düşünüyoruz," deniyor. Kütüphanenin yöneticisi Hannelore Vogt, "İnsanlar bu teknolojiyle bizzat tanışmalı, izlenimlerini ona göre oluşturmalı," diyor. "Burada söz konusu olan, yeni teknolojileri bizzat deneyerek öğrenmek." Kütüphanenin SG atölyesine katılan kullanıcılar, çeşitli uygulamaları, oyunları ve sanal ortamda üç boyutlu resim çizmeyi sağlayan Tilt Brush programını test edebiliyor. Atölyeyi yöneten Philipp Bültmann, deniz simülasyonu The Blu'nun ve Job Simulator'ın da revaçta olduğunu söylüyor. "Job Simulator, SG'deki kontrol sisteminin nasıl işlediğini çok iyi gösteriyor." Ayrıca, katılımcılar SG gözlüğünü takan kişinin neler gördüğünü büyük bir ekrandan izleyebiliyor.Büyük bir potansiyel
Köln Şehir Kütüphanesi'nin programları, en büyük bilgi kaynağının internet olduğu bu dijital çağda bile kütüphanelerin giderek önem kazandığını gösteriyor. İnsanların sohbet ettiği, görüşlerini paylaştığı, birlikte öğrendiği, birbirlerinden esinlendiği ve yeni şeyler denediği bir yer kütüphane. Sanal Gerçeklik gibi yeni bir teknoloji bu bağlamda iki rol birden oynuyor: SG hem bilgi aktarım ve paylaşım aracı hem de öğrenme sürecinin nesnesi.Fakat SG gözlükleri devamlı hizmete sunmanın sorunları da var. Berlin'deki "Game Science Center" bu konuda hayli deneyim sahibi, zira gözlüklerin her kullanımdan sonra dezenfekte edilip yeniden ayarlanması gerekiyor. Bu yüzden GSC, bakım ve personel giderlerini epey düşüren rutinlerin yanı sıra, kamu kurumlarında kullanılan SG gözlükleri için özel bir koltuk da geliştirmiş. Giderler açısından bakıldığında, bu tür rutinler kütüphanelerin de çok işine yarayabilir.
Köln Şehir Kütüphanesi yöneticisi Hannelore Vogt, SG'nin "özellikle de tıp alanında" büyük bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyor. O nedenle kütüphanede özel olarak yaşlı kullanıcılara yönelik "SG beyin egzersizlerine giriş kursu" düzenlenecek. Atölye katılımcıları basit Sanal Gerçeklik âlemlerini kendi başlarına programlamayı da öğrenecek. "Bize gelen insanlarla sohbet etmeyi çok önemsiyoruz," diyor Vogt. "Sanal Gerçeklik teknolojisinin özel hayatımızı ve işimizi nasıl etkilediğini tartışmak istiyoruz." Öte yandan, yeni teknolojiler kütüphanelere çok pratik bir fayda da sağlayabilir: Vogt, katalog tarama bilgisayarlarının sürekli bakım isteyen dokunmatik ekranlarının yerini jest kontrollü kameraların alabileceğini düşünüyor. GSC'nin ziyaretçileri bunu daha şimdiden deneme imkânına sahip.