E-kitaplar ve kütüphaneler
Bir başarı hikâyesi mi?

Frank Simon-Ritz
Frank Simon-Ritz | Foto (kesit): © Leo Pompinon

Almanya'daki kütüphanelerin ödünç verdiği e-kitap sayısı giderek artıyor. Goethe.de bu alandaki gelişmeleri Alman Kütüphaneler Birliği (dbv) başkanı Frank Simon-Ritz ile konuştu.

Bay Simon-Ritz, 2012 yılında Almanya'da hemen hemen 600 kamu kütüphanesinde uygulanan "e-kütüphane" (online ödünç verme) sistemiyle kullanıcılara 600.000 civarında e-kitap sunuldu ve bu e-kitaplar 2,5 milyon kez ödünç alındı. E-kitapların kütüphanelerden ödünç alınması sayesinde yaşanan bu olumlu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu sadece kütüphanelerde görülen bir gelişme değil. Asıl mesele şu: E-kitap, yeni bir iletişim aracı, yeni bir veri taşıyıcısı olarak kültürel alanda kendini ne ölçüde kabul ettirdi?

Örneğin ABD'de e-kitaplar Almanya'da olduğundan çok daha yaygın. 2012'de Almanya'da e-kitabın kitap piyasasındaki hasılatı yüzde 2,4 civarındaydı; ondan önceki yıl bu oran sadece yüzde 0,8'di.

Bu büyüme oranının artma eğiliminde olduğu görülebiliyor; o nedenle, e-kitap bir iletişim aracı ve veri taşıyıcısı olarak giderek daha önemli bir rol oynayacak. Bu eğilim, e-kitapların dermenin bir parçası olduğu ve çok talep gördüğü kütüphanelere de yansıyor. 

Analog dünyanın kopyası

Konuya açıklık getirmek için şunu sormak istiyorum: E-kitaplar kütüphaneler tarafından nasıl ödünç veriliyor?

Kütüphanelerde e-kitap ödünç verilirken, analog dünyadakine benzer bir prosedür uygulanıyor: E-kitaplar ancak belli bir süre için ödünç alınabiliyor, yani okur e-kitaba ancak belirli bir zaman aralığında erişebiliyor.

Kütüphane kullanıcısı olarak e-kitabı genellikle iki haftalığına ödünç alabiliyorsunuz; erişim hakkınız sadece bu süre için geçerli. Bu erişim hakkı sayesinde harici sunucuya bağlanabiliyor ve e-kitabı istediğiniz okuma cihazına indirebiliyorsunuz.

Kütüphanelerin çoğu, yayınevlerinden telifi satın alınan e-kitapları "e-kütüphane" sistemi üzerinden erişime açan Divibib firmasıyla çalışıyor. Digital Rights Management denen dijital telif hakları yönetimi sayesinde korunan dijital belge, yasaya aykırı yollarla çoğaltılamıyor.

E-kitapların geleneksel kitaplara göre daha avantajlı bir yönü var mı?

E-kitaplarla ilgili tartışma, kitabın kâğıda basılıp ciltlenmesinin çok da önemli olmadığını görmemizi sağlamalı. Kitap doğası itibarıyla cismani bir şey değildir. Kitaplar bir parça kâğıt değil, içeriktir. E-kitapların kitaba öldürücü darbeyi indirmesi diye bir şey söz konusu olamaz. İyi ve kötü kitaplar olduğu gibi, yeni, dijital bir yayın biçimi de var, o kadar. Bunların basılı olarak mı, yoksa dijital yollarla mı yaygınlaştırıldığı büyük bir önem taşımıyor. E-kitap geleneksel kitap için bir tehlike oluşturmuyor.

Eğitim görevi için bir tehlike

Ticari ödünç verme sistemlerinin kamu kütüphaneleri için ne tür bir tehlike arz ettiğini düşünüyorsunuz?

Şu anda dört ticari ödünç verme sistemi var. Bunlar, e-kitabın ille de satın alınması gerekmediği düşüncesinden yola çıkıyorlar. Öyle ya, belki de okur e-kitabın tablet bilgisayarında ilelebet durmasını istemiyor ya da bazı kitaplara bir süreliğine erişebilmek ona yetiyor.

Ticari ödünç verme sistemi, kütüphanelerle benzerliği olan bir model elbette. Ama ikisi arasında çok önemli bir fark var: Kütüphaneler toplumsal görevlerini yerine getiriyorlar; onların görevi, toplumsal sınıf ya da gelirden bağımsız olarak, halkın enformasyon, bilgi ve de eğlenceye ulaşmasını sağlamak. Şu sıralarda bazı yayınevleri kütüphanelere e-kitap kullanım lisansı vermeyi reddediyor. Bu da kütüphanelerin eğitim görevinin sorgulanmasına yol açıyor.

Kütüphaneler daha çok okumaya teşvik ediyor

Yayıncılar, e-kitaplar kütüphanelerde ödünç verilirse, okurun kitapları ya da e-kitapları satın almaktan vazgeçmesinden, o nedenle de satışların düşmesinden korkuyorlar. Bu endişelerinde haklılar mı sizce?

"Kitaba karşı e-kitap" tartışmasındaki en önemli meselenin, kütüphanelerden kitap ödünç alınabilmesi olduğunu düşünmüyorum. Şundan kesinlikle eminim ama: Kütüphanelerin e-kitap ödünç vermesi yayınevlerini batırmaz.

Şu anda yürütülen tartışma, altmışlı yıllardaki tartışmayı andırıyor; o zamanlar, kamu kütüphanelerinin kitap ödünç verip veremeyeceği tartışılmıştı. İnsanların ödünç alabilecekleri bir kitabı satın almayacakları, o zaman da yayınevi sektörünün toptan batacağı düşünülüyordu. Ama hiç de öyle olmadı, tam tersine: Kütüphaneler insanları daha çok kitap okumaya teşvik ediyor ve okurlar sevdikleri kitapları satın alıyorlar.

Fakat kütüphaneler açısından bakıldığında şu çok açık: Kütüphanelerin çağdaş ve modern olabimesi için kullanıcılarına dijital medyaları da sunabilmeleri lazım. Eğer bunu yapmaları engellenirse, kitap müzesine dönüşürler.

Yasal düzenlemeler gerekli mi?

Yayınevleriyle yaşanan tartışmaya nasıl bir çözüm bulunabilir sizce?

Altmışlı yıllardaki o tartışmadan sonra telif hakları yasasında değişiklik yapıldı ve kütüphanelerin Almanya'da yayımlanan her kitabı satın alma ve kullanıcılarına ödünç verme hakkına sahip olmaları yasayla güvence altına alındı. Aynı zamanda da, yazarların olası maddi zararlarını bir 'telif kolektifi' aracılığıyla tazmin eden 'kütüphane kâr payı' uygulaması getirildi. Telif hakları konusunda kütüphaneler ile yayınevleri arasında bir anlaşma sağlanamazsa, yasal düzenlemeler getirmekten başka çare kalmayacak.

Bu bağlamda dbv'nin önerisi, bir e-kitap kâr payı uygulamasına gidilerek, kütüphanelerin ödünç verme ayrıcalıklarının ek bir ödemeyle telafi edilmesi.

Bütün bunlardan siz ne sonuç çıkarıyorsunuz? E-kitaplar ve kütüphaneler bir başarı hikâyesi mi?

E-kitap ve kütüphanelerin bir başarı hikâyesine imza atacaklarından eminim, çünkü modern kütüphaneye elektronik medya damgasını vuracak.